6 Mayıs 2010 Perşembe

MURPY KANUNLARINDAN SEÇMELER...
Yere düşen her şey ulaşılması en zor köşeye yuvarlanır.
Ne zaman arabamı yıkasam yağmur yağar, yağmur yağacağı için arabamı yıkamadığımda yağmur yağmaz.
Reçelli ekmek ne zaman yere düşse reçelli kısmı hep yere gelir.
Özür dilemek, izin almaktan daha kolaydır.
Uyuyan bir bebek, anne babası uykuya dalınca uyanır.
Bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığında burnun kaşınır.
İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.
Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.
Duşa girip ıslandığında telefon çalar.
Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
Sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır.
Birşeye ulaşmak istediğinizde ve ulaşamayıp umudunuzu kestiğiniz anda, bir yerden bir şekilde size gelir.
İşler yolunda gittiği zaman mutlaka bir terslik vardır.
Aradığınız şeyi baktığınız en son yerde bulursunuz. (Aranılan bir şey birkaç yere bakılarak bulunur ve bulma eylemi zaten en son bakılan yerde gerçekleşir.)
Herhangi bir bilgide sayılar çok doğru gözüküyorsa boşuna kontrol etmeyin, yanlıştırlar.
Bir teklifin gerçek olması güvenilir olmasını gerektirmediği gibi, güvenilir bir teklifin de gerçek olması gerekmez.
Telefon çalmasını beklediğin süreler boyunca çalmayacak, ancak başından ayrılıp başka bir işle meşgul olduğun anda çalıp seni bölecektir.
Siz sınavlara istediğiniz kadar çalışın, sonunda her zaman çalışmadığınız bir yerden çıkacaktır!
Ne zaman sınavlara çalışacak olsanız uykunuz gelir, sınavdan sonra uykunuz açılır.
Dakikalarca beklediğin otobüs sen tam sigara yaktığında gelecektir.
Sigara dumanı her zaman sigara içmeyen kişiye doğru gelir.

10 Mart 2010 Çarşamba


WHAT A WONDERFUL WORLDgülhan karadağ

Der Louis Armstrong bunu görmek için başımızı gökyüzüne çevirmemiz yeterli…Çocukluğumdan beri bu şahane doğayı soluğum kesilerek izlerim.ama gerçekten soluğum kesilerek ,öyle ki artık şehir hayatından izole durumda olan kırlara,dağlara,tepelere çıkarken heyecan ve mutluluktan titrerim. İlk insanların genetik kodlarının mirasçısı olduğumuz söylenir bazılarınca ben buna doğaya çıktığım zaman inanıyorum. sanki doğayla aramızda sıkı sıkıya bir bağ var,gözle görülmeyen…yakut gibi ağaçların arasından süzülen altın sarısı gün ışığı en muhteşem ruhumu en çok okşayan manzaradır bu. O anda ne zaman ne de mekan hiçbir şey kalmıyor hayatımda. Sadece o an kendimi doğayla bütünleşmiş hissettiğim ağaçların fısıltılarının neredeyse çok sevdiğim blues müziğe dönüştüğü, sanki küçük ağaç cinlerinin ağaç gerilerinden otların aralarından bakıp kaçıştıkları ,ruhumun tam anlamıyla genleştiğini
hissettiğim zamanlar üstü bir deneyimdir benim için.
HAYATI YAZANLAR(RUS YAZARLARI) gülhan karadağ Rus yazarlar,insanı okuyan ,yazan ,hayatın ta kendisi olan yazarlardır bence .yaratıcının bu sanki rus yazarlara lütfuymuş g.b. geliyor bana ,alın elinize irdeleyin,Gogol’u ,tolstoy’u ,Dostoyevski’yi ,Çehov’u ve diğerlerini ,şimdiye kadar okuduklarınızla kıyaslayın,hayatı bulursunuz ,salt insanı .Çağdaşı İngiliz ve Amerikan edebiyatının şatafatlı malikanelerinin yerini insanın şatafatlı iç dünyası alır.ortaokul yıllarında tanıştığım Çehov bana insanın sadeliğini anlatır , yeraltından notlar yazan Dostoyevski çetrefilliğini.Ve hepsi halkını ve onun alışkanlıklarını büyüleyici bir akıcılıkla abartmadan anlatır ve siz hiç sıkılmazsınız onların parlak dehalarının ürünü olan düzinelerce kiminde ise yüzlerce karakterin ayrı ayrı hikayelerini okurken bir solukta.onlar disiplinin,dehanın,acının,yoksulluğun,bitmez tükenmez savaşların ve en önemlisi insanın kendisiyle savaşımının yazarlarıdır,hayat(lar)a kalemleriyle can veren ,ve onu tüm benlikleriyle yaşayanlardır , okuyucusunu bile sarsan bu yazarların hayatı ne denli canlı yaşadıklarını tahayyül edemiyorum bile.
ZAMANA DAİR gülhan karadağ
Kim demiş zaman soyuttur diye ,yüzündeki çizgilerdir zaman…çürüyen meyveler , acıyan yüreğin , ölen bedenindir.zaman acıtır ,unutturmaz denildiği gibi acıları; biriktirir yüreğinde ,
Ne zaman ki almaz kase içine dolan kanı o zaman ölür insan ,kalbine inmesi deyimi budur işte , zamanın acıları unutturması yalandır,zaman ancak anıları biriktirir ve acılarla kilitler birbirine …anıyı hatırlasan acın gelir aklına ,acını hatırlarsan anın. Yani zaman sadece öldürmez ölene kadar öldürür.
DENEMELER(g.karadağ)


İNSAN
İnsan en kadim sırdır. asırların sırrını içinde taşır. Mevlana ‘’Her insan büyük bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir .Geriye kalan et ve sinirdir ‘’der ; insan et ve sinirden ibarettir demeye getiren Nietzsche ‘ye asırlar öncesinden nazire yaparcasına…ben derim ki insan et ve sinir biraz da düşüncedir.
Düşünmeyen ,idrak etmeyen ,yasamın güzelliğini ruhunda hissetmeyen ,hayvani zevklere gark olmuş insan et ve sinirdir sonrası yok…Bu en az gelişmiş insan modelidir bu yarı insan kimin eseridir? Çürümüş toplum yapısının ilahı ya da ilahesidir o.yarı insandır yarı tanrı kendince . kitlelere yön vermek ister, kendine yön veremezken. O her şeydir aslında hiçbir şeyken…
Evrenin merkezine kendini koyarak diğer canlıları görmezden gelen insanın açmazı
Egosantrik düşüncenin ta kendisidir.Her şey bizlere hizmet için vardır ve her nesil benden sonrası tufan mantığıyla egosantrizmi bile içselleştirmekte ne sonraki nesli ne de dünyanın geleceğine önem vermektedirler.
Hobbes, ne güzel der ;insan insanın kurdudur,diye…bir yanda alemler ummanları içinde taşıyan insan diğer tarafta hemcinsinin kanına susayan insan ben çıkamadım bu işin içinden o yüzden derim ki,insan en kadim sırdır.

9 Mart 2010 Salı

Nietzsche ile başlasak:)

Ölüm güç bir şeydir. Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır..! İnsan da ağaca benzer, ne kadar yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o kadar yaman kök salar yere, aşağılara, karanlıklara, derinliğe, kötülüğe